İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün “Arka Oda Toplantıları’nın konuğu “Halep ve İstanbul Musikilerinin Etkileşimi” başlıklı sunumuyla Halepli müzisyen İbrahim Muslimani oldu. Muslimani, “Halep ve İstanbul’un ortak çok büyük bir musiki mirası var. Bu büyük miras yüz yıl önce siyasi nedenlerle ayrılmaya başlıyor. O eski ortak usüller, formlar, makamlar terk edildi” dedi.

HARUN KARABURÇ – harunkaraburc@artkolektif.com

Suriye’nin unutulmaya yüz tutmuş musiki mirası üzerine arşivleme ve eserlerin yeniden icrası üzerine 2006’dan bu yana çalışmalar yürüten Halepli perküsyon sanatçısı İbrahim Muslimani, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün “Arka Oda Toplantıları’nın konuğu oldu. Muslimani, “İstanbul ve Müzik” Araştırma Programı (İMAP) kapsamında gerçekleştirilen “Halep ve İstanbul Musikilerinin Etkileşimi” başlıklı sunumunda Halep ve İstanbul musikilerinin birbirlerinden nasıl etkilendiğini özellikle Halep Mevlevihanesi dervişlerinden Neyzen Ali Derviş (1882–1952) ve Halepli ünlü bestekar Omar Batş (1885–1950) üzerinden anlattı.

Ali Derviş, Dârulelhan’da Rauf Yekta Bey’den öğrendiği İstanbul musikisini  talebelerine öğretmiş, hoca olarak bulunduğu Halep’te ve gittiği Mısır, Irak ve Tunus’ta bulunan musiki enstitülerinde talebelerine İstanbul ve Halep musiki mirasınının makam ve usullerini anlatmış. Batş, askerlik döneminde tanıştığı Osmanlı musikisinden etkilenmiş. Halepli ve İstanbullu musikişinas ve talebelerin karşılıklı ziyaretleriyle kuvvetli bir musiki bağı kurulmuş. Ancak bugüne baktığımızda bu bağın izleri neredeyse yok olmuş durumda. Bu kültürel miras silsilesinin son temsilcilerinden olan İbrahim Muslimani, bu konuda ciddi araştırmalar yapıyor.

UNUTULMUŞ ESERLERİ GÜN YÜZÜNE ÇIKARIYOR

İbrahim Muslimani

Eski kayıtları bulup gün yüzüne çıkaran Muslimani, bu kültürel mirasın korunması ve aktarılması hedefiyle 2009’da Nawa Band’i kuruyor. Nawa Band’in 2014’te yayınladığı “Ancient Sufi Invocations and Forgotten Songs from Aleppo” adlı bir albümü bulunuyor. Nawa Band, Halep musikisinde unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş eserleri gün yüzüne çıkarıyor. Ayrıca 2016’da Gaziantep’te Nefes Kültür Sanat Derneği’ni kuran Muslimani, dernek çatısı altında devam eden Nefes Müzik Okulu Projesi ile çocuklara, gençlere ve musikiye gönül vermiş kişilere bu eserleri öğretiyor, bu mirasın korunması ve aktarılması sağlıyor.

Nawa Band’ın 2014’te yayınladığı “Ancient Sufi Invocations and Forgotten Songs from Aleppo” albümünün kapağı.

Suriye’de on yıldır devam eden savaşın her türlü kültürel çalışmaları da yok ettiğini hatırlatarak sözlerine başlayan İbrahim Muslimani, “Yüz yıl önce yaşananların aynısı bugün de yaşanıyor. Halep ve İstanbul’un ortak çok büyük bir musiki mirası var. Bu büyük miras yüz yıl önce siyasi nedenlerle ayrılmaya başlıyor. Kavmiyetçilik çıkınca tamamen yüzeysel düşüncelerle Arap Türk ayrımı başlıyor. O eski ortak usüller, formlar, makamlar terk ediliyor” diyor.

HALEP’TE İLK NOTA YAZIMI

Ali Derviş’in İstanbul ile olan bağlantısını da şöyle anlatıyor Muslimani: “Tanburi Küçük Osman Bey Halep’e göç ediyor. Halep’te mevlevihanede kalıyor. Ali Derviş’e çocukken eğitim veriyor. Neyzen Şerafeddin Bey’den de ney üflemeyi, ney usülleri ve makamsal bilgileri alıyor. Daha fazlasını öğrenmek için de İstanbul’a gidiyor. Dârülelhan’da Rauf Yekta Bey ve İsmail Hakkı Bey’den eğitim alıyor. İstanbul’a da bir musiki topluluğuyla beraber gidiyor. Orada çok çeşitli konserler veriyorlar. Tanburi Cemil Bey ile görüşüyor. Daha sonra Maarif Bakanlığı’na başvuruyor ve Kastamonu’ya müzik öğretmeni olarak tayin ediliyor. 1914 yılında dokuz yıl Kastamonu ve İstanbul arasında gidip geliyor. Ali Derviş, Halep’te nota yazan ilk müzisyenlerden. Daha önce nota yok. Daha sonra öğrendiklerini başkalarına aktarmak için önce Kahire’ye gidiyor. Şark Musiki Enstitüsü’nde Muhammed Abdülvahab ve Riyad-es Sunbati öğrencisi oluyor. Ali Derviş, aynı zamanda Ümmü Gülsüm’ün de solfej hocası. Enteresan bir bağlantı. Ali Derviş çok güzel bir köprü kurmuş.”

Muslimani, Omar Batş’ın da İstanbul musikisiyle bağlantısını şu şekilde aktarıyor: “Omar Batş, İstanbul’da askerlik yaptığı sırada enstrüman çalmayı ve nota yazımını öğrendi. Omer Batş bestecilik alanında üst seviyede biri. Omar Batş çok nadir makamlarda eserler besteledi. Omar Batş, Halep İstanbul ortak musiki mirasının eserlerini besteleyen son kişi. Bu mirasa sahip çıkan en büyük bestekar. Şimdi Halep’te en fazla yirmi makam kullanıldığı söylenir. Batş’ın öğrencileri de bu geleneği ve tavrı devam ettirmiyorlar.”

Ümmü Gülsüm

ÜMMÜ GÜLSÜM HİÇ MUVAŞŞAH OKUMADI

Bugün baktığımızda Arap dünyasını sarmalayan iki büyük müzisyen var. Biri besteci Muhammed Abdülvahab diğeri de şarkıcı Ümmü Gülsüm. Mısır musikisi konuşulduğunda İstanbul ve Halep ile bağlantısının pek konuşulmadığını görüyoruz. Bu konuda Muslimani’nin yorumu şöyle oluyor: “Ümmü Gülsüm çok önemli bir şarkıcı ama bir muvaşşah söylemedi. Hiç söylemedi. Bütün kayıtlara baktık, hiç söylememiş. Çünkü geçmişle bağını koparmak geleceğini yeni inşa etmek istiyorlardı. Suriye’nin yıldızı Sabah Fahri’den muvaşşah sanatını bildiğini biliyoruz. Sabah Fahri de Omar Batş’ın öğrencisidir ama o da popüler şarkılar söyledi. Bunu duysa bana kızacaktır ama söylediği şeyler hep meyhane şarkılarıdır. Edebi bir meşk haliyle okuduğu eserler nerede diye sormak lazım.”

Leave a comment